İstanbul’un yemiş iskelesinde kahve yapan ve satan Üsküdarlı bilge bir zat varmış. Halk kahvecinin sohbetini dinlemeye, iki çift nasihatini almaya, derdini paylaşmaya gelirmiş. Bir gün bu kahvehaneye bir yeniçeri gelmiş. Kahveciye herkese kendinden kahve ikram etmesini fakat içeride yalnız başına oturan Rum gemi kaptanına vermemesini söylemiş. Kahveci herkese yeniçerinin kahvesini ikram ettikten sonra iki kahve yapıp Rum kaptanın yanına oturmuş. Yeniçeri hiddetle “Ona vermeyeceksin demedim mi” demiş. Kahveci de “Bu senin değil benim ikramım” diyerek cevap vermiş. Rum kaptana dönen kahveci, hem sohbet etmiş hem de kahve içmiş.
Aradan 40 yıl kadar geçmiş. Sisam Adası'nda büyükçe bir isyan çıkmış. Rumlar isyan etmiş. Bizim kahvehaneci de bir şekilde Rumların eline geçmiş. O zamanlarda Rumlar eline geçirdikleri esirleri pazarda satıyorlarmış. Kahveciyi de yaşlı bir adam satın almış ve ıssız bir yere götürmüş. Adamın kendini öldüreceğini sanan kahveci korkuyla yaşlı adama bakarken adam ona kendisinin 40 yıl önce bir kahve ikram ettiğini ve o kahvenin hatırını unutmadığını söyleyerek kahveciyi serbest bırakmış. İşte anlatılana göre ‘Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı var’ sözü buradan geliyor.
MERSİN, TARSUS: TARZ-I HUSUSİ
Kahve sunum tarzıyla dikkati çeken Tarz-ı Hususi’nin (Tarsusi) özelliği, kahvenin çay bardağında servis edilmesi. Süvari kahvesi de denilir. Pişirilmesi klasik Türk kahvesinden farksız. Sade, yani şekersiz olarak hazırlanır. İnce belli çay bardağında içilir.
MARDİN:SÜRYANİ KAHVESİ
Mardin’e özel bu kahve çifte kavrulmuş kahve çekirdeklerinden elde edilir. Bu nedenle Türk kahvesine göre daha serttir, fakat içindeki kakule sayesinde yoğun bir tattan sonra ferahlık hissi verir. Yolunuz düşerse Mardin Dayrul Zafaran Manastırı’nda içmenizi tavsiye ederiz.
İZMİR: DAMLA SAKIZLI
Ege’nin emsalsiz tadı ve aynı ismi taşıyan adasıyla anılan sakız ağaç gövdesinden sızan reçinesi, kahvenin lezzetine lezzet katıyor. Sakızlı kahve, ilk önceleri kahve tiryakileri tarafından yadırgasa da, kahvenin içimini hafifleştiren, kokusunu azaltan sakızlı kahvenin kısa sürede alışıp müptelası oluverdiler. Artık sakızlı kahveler marketlerde bile satılıyor.
GAZİANTEP: MENENGİÇ
Çekirdek olarak yabani Antep fıstığı ağacı olarak bilinen menengiç bitkisinin meyveleri kullanılıyor. Su yerine sütle yapıldığındaysa içeni bambaşka bir lezzete sürüklüyor.
ADIYAMAN: KERVANSARAY
Bu kahvenin içinde yok yok! Kahve, çikolata, damla sakızı, keçiboynuzu, krema, menengiç ve sahlep. İçeriği yoğun ama içimi oldukça yumuşak. Tatlı içerikleri sayesinde şeker eklemenize gerek yok.
GÖKÇEADA: DİBEK KAHVESİ
Kavrulan kahve tokmakla ezilir. Koyu kıvamlı dibek kahvenin yeri, Gökçeada’daki Zeytinliköy.
ADANA: GAR
Çifte kavrulmuştur. Tek seferde, özel bir kavurma yöntemi ile elde edilir. Yoğun kıvamdadır, damakta çikolatamsı tat oluşturur.
İSTANBUL: KÜL KAHVESİ
Geçmişte bakır cezvenin içinde mangalda yapılan kül kahvesine, ne yazık ki artık yapımı zorlu olduğu için nadir rastlanıyor.
MANİSA: CİLVELİ
Klasik Türk kahvesinden ayıran fark köpüğünün üzerine eklenen bademden geliyor. Kahvesinin üstü çifte kavrulup öğütülmüş badem ve baharatlarla ile kaplanır.
URFA, DİYARBAKIR: MIRRA
Çok acı, çok sert kahve. Yapımı zor, sunumu ve içiminin de bir adabı var. Herkes aynı kulpsuz fincanla içiyor. Mırra fincanının yere bırakılmasının maddi, manevi cezası var.
ESKİŞEHİR: TATAR KAHVESİ
Tatar kahvesi Tostakay denilen fincandan büyük, kupadan küçük olan bardaklarda içiliyor. Türk kahvesinin üzerine iki tatlı kaşığı kaymak koyularak servis ediliyor.
HATAY: ÇİFTE KAVRULMUŞ
İki kez kavrulmuş kahve çekirdeği kullanılarak hazırlanan Hatay kahvesi, hem koku hem aroma olarak sert. Yanında kendi gibi çifte kavrulmuş bir lokumla sunuluyor.